Yapay Zeka, Sosyal Medya ve Kader: Bir Sohbet Analizi

Yapay Zeka, Sosyal Medya ve Kader: Bir Sohbet Analizi

Yazarlar: Oytun Erbaş ve Hamza Yardımcıoğlu
Tarih: [Makalenin yayın tarihi; örneğin, 2023]
Özet: Bu makale, Oytun Erbaş ve Hamza Yardımcıoğlu'nun bir sohbetini analiz eder. Konuşma, sosyal medya davranışlarını, yapay zeka algoritmalarını, genetik faktörleri, psikolojik tutumları ve kader kavramını kapsar. Yapay zekanın insan davranışlarını şekillendirmesi ve kaderin bilimsel yorumu gibi konular, günümüz teknolojisiyle bağlantılı olarak tartışılır.

Giriş

Sosyal medya platformları, günümüzün en etkili iletişim araçları haline gelmiştir. Oytun Erbaş ve Hamza Yardımcıoğlu'nun sohbeti, Twitter gibi platformlardaki kullanıcı davranışlarını, yapay zeka etkileşimlerini ve bunların genetik, psikolojik ve felsefi boyutlarını ele alır. Erbaş, kendi sosyal deneylerinden yola çıkarak, algoritmaların kutuplaşmayı teşvik ettiğini ve insanların duygusal kararlarının genetik köklerini tartışır. Yardımcıoğlu ise bu konuları destekleyici yorumlarla zenginleştirir. Bu makale, sohbetin ana temalarını sistematik bir şekilde inceleyerek, teknolojinin insanlık üzerindeki etkisini ve kader kavramını aydınlatmayı amaçlar.

Twitter ve Yapay Zeka Davranış Analizi

Sosyal medya, kullanıcıların günlük kararlarını ve duygusal durumlarını yansıtan bir ayna görevi görür. Erbaş, Twitter analizlerine göre, sabah saatlerinde atılan tweet'lerin daha akılcı ve duygusuz olduğunu, akşam saatlerinde ise duygusal ifadelerin arttığını gözlemledi. Bu durum, insanların gündelik ritimlerinin karar verme süreçlerini etkilediğini gösterir; örneğin, bir evlilik teklifi akşam saatlerinde daha olumlu karşılanabilirken, sabah saatlerinde reddedilebilir.

Yapay zeka algoritmaları, bu davranışları izleyerek kullanıcıları yönlendirir. Erbaş, Twitter'daki "hater"ları (nefretçiler) örnek vererek, olumlu cümlelerin olumlu kişilere etki ettiğini, ancak hater'lara olumsuz ifadelerin daha etkili olduğunu belirtir. Kutuplaşma, algoritmaların bilinçli bir şekilde teşvik ettiği bir olgu olarak öne çıkar. Erbaş'ın sosyal deneyleri, tweet'lere verilen tepkilerin %15-20'sinin negatif olduğunu ve bu oranın değişmediğini gösterir. Bu, platformların "mind control" etkisi yarattığını düşündürür ve Cambridge Analytica skandalı gibi vakalarla paralellik kurar.

Hater'lar ve Genetik Faktörler

Hater'ların davranışları, yalnızca çevresel etkenlerle açıklanamaz; genetik bir temeli vardır. Erbaş, toplumdaki hater oranının yaklaşık %15-20 olduğunu ve bu özelliğin kalıtımsal olduğunu savunur. Hater'ların çocuklarında da benzer eğilimler gözlemlenir. Bu görüş, National Institute of Health (NIH) tarafından yapılan çalışmalarla desteklenir. Örneğin, beyindeki kimyasalları parçalayan MAO geni, bazı bireylerde daha hızlı çalıştığı için uyumsuzluk ve inanç seviyelerini etkiler. Erbaş, bu genetik farklılıkların, olumlu iletişim stratejilerini şekillendirdiğini vurgular: Hater'lara olumsuz cümleler kurmak, daha etkili sonuçlar doğurabilir.

Kanser Hastalarının Psikolojik Tutumları ve Genetik

Psikolojik tutumlar, genetik yapı tarafından belirlenir. Erbaş, kanser hastalarının hastalığı kabullenme biçimlerini tartışır. Bazı hastalar, kanseri bir kader olarak görür ve bunu doğal bir süreç olarak kabul ederken, diğerleri haksızlığa uğradıklarını düşünür. NIH'nin kan analizleri, bu tutumların MAO geni gibi faktörlerle ilişkili olduğunu gösterir. Uyumlu bireyler daha inançlıdır ve zorlukları kabullenme eğilimindedir. Bu tartışma, genetik araştırmaların psikolojik davranışları anlamadaki rolünü vurgular.

Sosyal Deneyler ve Kutuplaşma

Erbaş'ın Twitter deneyleri, sosyal medya dinamiklerini somut verilerle inceler. Yaklaşık 1000 kişilik bir analizde, pozitif tweet'lere bile %15-20 oranında negatif yanıtlar alındığını gözlemledi. Kutuplaşma, hater'ları daha da güçlendirirken, olumlu kullanıcıları da aşırı noktalara iter. Bu, algoritmaların kullanıcıları kutuplaştıran bir "mind control" mekanizması olarak işlev gördüğünü düşündürür. Erbaş, bu deneylerin, sosyal medya etkileşimlerinin tahmin edilebilirliğini ortaya koyduğunu belirtir.

Algoritmaların Toplumsal Etkisi (Mind Control)

Yapay zeka, kullanıcı verilerini analiz ederek duygusal grafikler oluşturur. Erbaş, Twitter'ın kelimelerden duygusal eğilimleri çıkardığını ve bu verilerin seçimleri etkileyebileceğini (örneğin, Cambridge Analytica vakası) vurgular. Bir örnek olarak, duygusal bir çoban köpeği videosunun tepkilerini ele alır; bu, algoritmaların kutuplaşmayı nasıl teşvik ettiğini gösterir. Sonuç olarak, sosyal medya, bireylerin düşüncelerini yönlendirerek toplumsal dinamikleri değiştirir.

Duygu Grafiği ve Gelecek Tahminleri

Duygu grafikleri, gelecek olayları tahmin etmek için kullanılabilir. Erbaş, Cliff High'ın 1990'larda geliştirdiği algoritmayı örnek vererek, Google aramalarından toplanan kelimelerin duygusal istatistiklerini analiz eder. Bu yöntem, 11 Eylül saldırıları gibi olayları önceden öngörebilir; çünkü duygusal yükselmeler, olaylardan önce gerçekleşir. Erbaş, bu yaklaşımı Laplace'ın Şeytanı teorisiyle bağlar: Evrenin tüm verilerini bilen bir varlık, geleceği tahmin edebilir. Benzer şekilde, obezite ve fast food ilişkisinde, alışkanlıklar (duygu) önce oluşur, ardından sonuçlar (etki) ortaya çıkar.

Kader, Özgür İrade ve Bilimsel Teoriler

Kader ve özgür irade, bilimsel bir perspektiften ele alındığında, sicim teorisi ve kuantum mekaniğiyle açıklanabilir. Erbaş, geleceğin zaten belirlenmiş olduğunu, ancak bireysel seçimlerin kaderin bir parçası olduğunu savunur. Heisenberg'in belirsizlik ilkesiyle çelişse de, büyük veri analiziyle geleceğin öngörülebilirliği vurgulanır. Özgür irade bir illüzyondur; çünkü her eylem, geçmiş seçimlerin sonucudur. Bu görüş, kaderin değiştirilemezliğini kabul eder.

Yapay Zeka'nın Rolü ve Gelecek

Yapay zeka, büyük veriyle geleceği tahmin ederek insanlığın geleceğini şekillendirebilir. Erbaş, sigorta şirketlerinin risk analizlerini örnek vererek, yapay zekanın "en büyük falcı" olabileceğini belirtir. Metaanalizler, veri yığınlarını işleyerek doğru sonuçlar çıkarır. Gelecekte, insanlar yapay zekaya danışarak kararlar alabilir; bu, insanlık tarihinin bir kırılma noktasıdır.

İnsanlık Tarihinin Dönüşümleri

İnsanlık, büyük dönüşümler yaşar: Avcı-toplayıcı toplumdan yerleşik düzene (örneğin, Göbekli Tepe), ardından endüstri devrimine. Erbaş, şu anki dijital çağı bir geçiş dönemi olarak tanımlar. Yapay zeka ve büyük veri, tarihin en büyük değişimlerinden birini temsil eder. Bu süreç, kaderin kabulüyle açıklanır; her şey önceden yazılmıştır.

Sonuç

Oytun Erbaş ve Hamza Yardımcıoğlu'nun sohbeti, sosyal medya, genetik, yapay zeka ve kader gibi konuları birleştirerek derin bir analiz sunar. Yapay zekanın davranışları yönlendirmesi ve kaderin bilimsel yorumu, teknolojinin etik boyutlarını gündeme getirir. Bu tartışmalar, insanlığı yeni bir döneme hazırlarken, bireylerin farkındalık kazanmasını teşvik eder. Sonuç olarak, kaderimizi yaşarken, teknolojinin gücünü sorgulamak şarttır.

Kaynaklar

  • National Institute of Health (NIH) çalışmaları: Kanser hastalarının genetik analizi ve MAO geni üzerine (yaklaşık 15-25 yıl önce).
  • Cliff High'ın algoritması: 1990'ların sonlarında geliştirilen duygu grafiği modeli.
  • Cambridge Analytica skandalı: Sosyal medya manipülasyonu üzerine belgeseller.
  • Bilimsel teoriler: Laplace'ın Şeytanı, Heisenberg'in belirsizlik ilkesi ve sicim teorisi (kaynak olarak genel fizik literatürü).
  • Erbaş'ın sosyal deneyleri: Kişisel Twitter analizleri (yayınlanmamış veriler).

Bu makale, orijinal sohbeti temel alır ve eğitimsel amaçlıdır. Daha fazla detay için, konuşmacıların kaynaklarını inceleyebilirsiniz.

Kaynak: