Kur'an'da Çoğunluğa Uymak: En'am Suresi 116. Ayet Bağlamında Eleştirel Bir Değerlendirme

Kur'an'da Çoğunluğa Uymak: En'am Suresi 116. Ayet Bağlamında Eleştirel Bir Değerlendirme

Kur'an-ı Kerim'in En'am Suresi 116. ayeti, "Yeryüzündekilerin çoğunluğuna uyarsan seni Allah yolundan saptırırlar. Onlar ancak zanna uyarlar ve sadece yalan söylerler (tahminde bulunurlar)" ifadesiyle, özellikle belirli çevrelerce sıkça başvurulan bir argüman haline gelmiştir. Bu ayet, genellikle bir görüşün veya kabulün yanlışlığını vurgulamak amacıyla, çoğunluğun benimsediği pratiklere karşı bir eleştiri olarak kullanılmaktadır. Ancak, ayetin derinlemesine incelenmesi, bu yaygın yorumun eksik ve bağlamından kopuk olduğunu ortaya koymaktadır.

Ayetin Yanlış Yorumlanması ve Kullanım Alanları

Belirli bir grup, bu ayeti adeta bir slogan haline getirerek, namaz, hac, kıble, oruç gibi temel İslami pratikler veya herhangi bir dini konuda geleneksel kabulleri savunanları, "çoğunluğa uymakla" ve dolayısıyla "Allah'ın yolundan sapmakla" itham etmektedir. Bu yaklaşım, çoğunluğu genellikle seküler, ibadetlere mesafeli veya kendi yorumlarını mutlak doğru kabul eden bir kitle olarak resmederek, eleştirel düşünceden yoksun bir taklitçilikle suçlama eğilimindedir.

Ayetin Gerçek Mesajı: Körü Körüne Taklidin Eleştirisi

En'am Suresi 116. ayet, mutlak anlamda çoğunluğun görüşünün yanlışlığını ifade etmez. Asıl kınanan, eleştirel düşünmeden, sorgusuz sualsiz bir şekilde kalabalıkları takip etmek, yani "sürü psikolojisiyle" hareket etmektir. Ayetin hemen devamında yer alan "Onlar ancak zanna uyarlar ve sadece tahmin yürütürler" ifadesi, bu durumu netleştirmektedir. Çoğunluğun sapmasının temel nedeni, delile dayanmayan zanlar ve tahminlerle hareket etmeleridir.

Kur'an, bu bağlamda aklın kullanılmasını ve bilinçli bir imanı teşvik eder. Yunus Suresi 100. ayette, "Allah, pisliği (rezilliği) akıllarını kullanmayanların üzerine yağdırır" denilirken, İsra Suresi 36. ayette ise "Bilmediğin şeyin ardına düşme!" uyarısı yapılır. Dolayısıyla, kınanan şey çoğunluğun kendisi değil, çoğunluğa delilsiz, bilgisizce ve körü körüne uymaktır. Eğer çoğunluk, delilli, kanıtlı ve belgeli bir doğru üzerinde birleşmişse, bu durum ayetin eleştiri kapsamına girmez. Nitekim Kur'an, inananların "bir delil ile inanmasını" (Enfal, 8:42) ve karşı argüman sunanların "susturucu delillerini getirmesini" (Bakara, 2:111) talep eder.

Popülizm ve "Argumentum ad Populum" Safsatasının Eleştirisi

Bu ayet, aynı zamanda bir popülizm eleştirisidir. Doğrunun çoğunluğa göre belirlenemeyeceği, aksi takdirde "gerçek" dediğimiz şeyin göreceli hale geleceği prensibini vurgular. Bugün çoğunluğun savunduğu bir fikir doğru kabul edilirken, yarın başka bir fikrin çoğunluk tarafından benimsenmesiyle onun doğru sayılması, hakikatin değişkenliği anlamına gelir ki bu, Kur'an'ın temel yaklaşımıyla çelişir.

Sokrates'in "çoğunluğun değil, hakikatin ve gerçeğin peşinden gidilmelidir" sözü veya Hz. İsa'nın "Gerçeği bilin ve gerçek sizi özgür kılacaktır" ifadesi, Kur'an'ın bu konudaki duruşuyla paralellik arz eder. Esas olan hakikatin kendisidir; kalabalıklar, cehaletle, alışkanlıklarla veya duygularla hareket edebilirler. Bu durum, mantıkta "Argumentum ad Populum" (halkın dediği doğrudur) safsatasının da bir eleştirisidir. "Herkes böyle söylüyor, demek ki doğru" veya "Herkes böyle düşünüyor, demek ki yanlış değil" gibi yaklaşımlar, geçerli argümanlar değildir. Tarih, çoğunluğun yanıldığı sayısız örnekle doludur.

Ölçü: Sayı Değil, İlke ve Bilinç

Kur'an'ın meselesi sayı değil, ilke ve bilinçtir. "Çoğunluk yapıyorsa yanlıştır" veya "Azınlık yapıyorsa doğrudur" gibi bir çıkarım yapmak da ayetin ruhuna aykırıdır. Böyle bir mantık, bir fikrin doğru olması için asla çoğunlukta olmaması gerektiği gibi absürt bir sonuca yol açabilir.

Mesele, çoğunluğa karşı çıkmak değil, çoğunluğun akılsızca ve sorgusuzca takip edildiği durumlara karşı uyanık olmaktır. Kur'an, bu bilinci vermeyi hedefler. Nitekim yalan söylemenin yanlışlığı, adaletsizliğin ve zulmün kötülüğü gibi pek çok konuda çoğunluğun genel kabulü doğru yöndedir.

Sonuç: Hakikat, Akıl ve Vahiy Temelinde Bir Duruş

Sonuç olarak, En'am Suresi 116. ayeti, çoğunluğun her zaman yanlış olduğunu değil, delilsiz ve sorgusuz bir şekilde çoğunluğa uymanın tehlikelerini vurgular. Kur'an, ne çoğunluğa körü körüne itaati ne de azınlıkta kalmayı mutlak bir erdem olarak sunar. Her durumda ölçü; hakikat, akıl ve vahiydir. Doğru, bazen çoğunlukla birlikte olabilirken, bazen azınlıkta kalabilir. Ancak hakikat, her zaman delile, akla ve adalete dayanır. Bu ayeti, ritüel ve ibadetlere karşı bir argüman olarak kullanmak veya materyalist ve seküler bir din anlayışı inşa etme çabasıyla yorumlamak, ayetin asıl mesajını ve Kur'an'ın bütüncül yaklaşımını göz ardı etmektir.

Cumhur Erentürk Kaynak:https://youtu.be/Agz2YBOEj2Y?si=EpMKBraeGWizWngI