Büyük Elektrik Kesintileri ve İklim Değişikliği Narrative: Erkan Trükten’in 2030 Öngörüsü

Erkan Trükten, X platformunda yaptığı bir paylaşımda, Türkiye’de büyük çaplı elektrik kesintilerinin yaşanabileceği konusunda uyarılarda bulundu ve bu kesintilerin 2030 yılına kadar iklim değişikliği narratifine bağlanarak kamuoyu oluşturulmaya çalışılacağını iddia etti. Trükten’e göre, bu kesintiler daha önce güneş patlamaları veya siber saldırılar gibi nedenlere bağlanabilecekken, şimdi iklim anormallikleri üzerinden açıklanmaya çalışılıyor. Bu durum, onun başlangıçtaki beklentilerinden farklı bir yönelim gösteriyor.

Trükten’in Uyarısı ve Küresel BağlamTrükten, paylaşımında, yıllardır alttan alta bu tür kesintilere dikkat çekildiğini ve İngiltere’de halkın pilli radyo ve mum stoklaması konusunda uyarıldığını belirtiyor. Bu, küresel ölçekte bir hazırlık ve farkındalık yaratma çabasını işaret ediyor olabilir. Trükten, kesintilerin nedeninin –ister hacker saldırıları, ister güneş patlamaları, ister iklim değişikliği olsun– önemli olmadığını, asıl amacın insanları korku ve panik havasına sürükleyerek belirli bir sisteme razı etmek olduğunu savunuyor. Bu bağlamda, 2023 yılında Türkiye’nin Datça Yarımadası’nda yaşanan ve Eurasia Review tarafından bildirilen tekrarlayan elektrik kesintileri, Trükten’in endişelerini destekler nitelikte. Bu kesintiler, günlük yaşamı ve yerel işletmeleri ciddi şekilde aksatmış, bölgedeki enerji altyapısının kırılganlığını gözler önüne sermiştir.

Enerji Krizi ve 2030’a Doğru Küresel ProjeksiyonlarOxford Institute for Energy Studies’in 2023 raporuna göre, 2022 sonrası enerji krizi, özellikle Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle tetiklenen küresel gaz piyasasında önemli bir sarsıntıya yol açtı. Raporda, 2021-2030 yılları arasında küresel gaz talebinin %10 artacağı öngörülse de, yüksek fiyatlar nedeniyle gazın yerini kömür ve yenilenebilir enerji kaynaklarının alabileceği belirtiliyor. Bu durum, elektrik şebekeleri üzerinde ek bir baskı yaratabilir ve Trükten’in öngördüğü kesintilerin sıklığını artırabilir. Trükten, bu kesintilerin 2030’a kadar kaos, korku ve panik yaratma amacıyla kullanılacağını düşünüyor. Ona göre, yetkililer bu durumu “enerji krizi” olarak çerçeveleyerek ulus üstü bir yapı oluşturma ihtiyacını gündeme getirecek.

Eurasia Review’de yer alan bir başka analiz, ABD’deki fosil yakıt varlıklarının atıl kalma riskine dikkat çekerek, enerji geçişinin küresel ölçekte yeni bir düzen yaratma çabasıyla ilişkilendirilebileceğini öne sürüyor. Trükten’in “yeni bir dünya düzeni” iddiası, bu tür tartışmalarla örtüşüyor.

Güneş Patlamaları ve İklim Değişikliği: Bilimsel PerspektifTrükten’in paylaşımında başlangıçta beklediği güneş patlamaları bahanesine dair bilimsel bir perspektif sunmak gerekirse, 2010 yılında PhysOrg’da yayımlanan bir çalışma, güneş patlamalarının küresel sıcaklık değişimleriyle bağlantılı olduğu hipotezini çürüttü. Çalışma, güneş patlamalarının sıcaklık üzerindeki etkisinin abartıldığını ve bu tür olayların kısa vadeli iklim değişiklikleriyle ilişkilendirilemeyeceğini ortaya koydu. Bu, Trükten’in yetkililerin güneş patlamalarını bahane olarak kullanabileceği yönündeki ilk beklentisini zayıflatıyor.

Siber Saldırılar ve Şebeke GüvenliğiTrükten, daha önce kesintilerin hacker saldırıları veya güneş patlamaları gibi nedenlere bağlanabileceğini düşünse de, iklim değişikliğinin daha “kullanışlı” bir bahane olduğunu belirtiyor. Ancak siber güvenlik boyutu da göz ardı edilemez. Utility Dive’ın 2021 raporuna göre, ABD elektrik şebekesi siber saldırılara karşı oldukça savunmasız. Bu durum, Trükten’in hacker saldırıları senaryosunu destekliyor ve kesintilerin yalnızca iklim değişikliğiyle değil, aynı zamanda teknolojik tehditlerle de ilişkilendirilebileceğini gösteriyor.

Sonuç:

Kontrol ve Panik Stratejisi Erkan Trükten’in paylaşımları, elektrik kesintilerinin ardında daha büyük bir plan olduğuna işaret ediyor. Ona göre, bu kesintiler –nedenine bakılmaksızın– insanları panikle bir sisteme boyun eğdirmek ve 2030’a kadar yeni bir küresel düzen inşa etmek için bir araç olarak kullanılacak. Trükten’in teorisi, enerji krizlerini küresel bir acil durum olarak çerçeveleyerek kontrolü artırma çabalarını eleştiriyor. Bu bağlamda, hem Türkiye’deki hem de küresel ölçekteki enerji altyapısının kırılganlıkları, bu tür senaryoların gerçekleşme ihtimalini artırabilir. Ancak bu iddialar, daha fazla bilimsel ve politik analizle desteklenmediği sürece spekülatif bir çerçevede kalmaya devam edecektir.

Kaynak: Erkan Trükten (https://x.com/ErkanTrukten/status/1916898494716989496)